Said B. Zeyd R.A.

Rose

Moderator
Moderator
Katılım
27 Eki 2023
Mesajlar
1,863
Tepkime puanı
9
Puanları
38
Konum
İrcalem &İtalya hattı...
Said B. Zeyd R.A.
Hayattayken Cennetle müjdelenen on sahabiden biri. Babasi Zeyd b. Amr olup, nesebi Ka'b da Rasûlüllah (s.a.s) ile birlesmektedir. Künyesi Ebul-A'ver'dir. Ebu Tür olarak da çagrilirdi (Ibnül-Esir, Üsdül-Gâbe, II, 387). Annesi Fatima binti Ba'ce'dir. Babasi Zeyd, Mekke müsriklerinin dinlerini akil disi bularak cansiz putlara tapinmanin anlamsizligi karsisinda gerçek dine ulasmak için arastirma yapmaya baslamis ve bunun için Suriye taraflarina giderek yahudi ve hristiyan âlimleriyle görüsmelerde bulunmustu. Ancak onlarin verdikleri dini bilgiler Zeyd'i tatmin etmemisti. Zeyd'in bu durumunu gören bir papaz ona, sirkten ve hurâfelerden uzak, Hz. 0brahim (a.s)'in dini olan Haniflige tabi olmasini tavsiye etmisti. Zeyd, Hanifligin ne oldugunu ögrendigi zaman aradigi dini buldugunu anlamis ve Mekke'ye dönmüstü. O, Kâbe'ye yönelerek Ibâd et eder, Mekke'de 0brahim'in dini üzere bulunan tek kimse oldugunu Kureys müsriklerine karsi iftihar ederek söyler ve onlarin putlar adina kurban kesmelerini ayiplardi. Zeyd, Ismail (a.s)'in neslinden bir peygamberin gelecegini ögrenmisti. Arkadasi Amr b. Rabî'a'ya kendisinin bu peygambere kavusamayacagini zannettigini, eger ona ulasirsa kendi selamini ona iletmesini söylemisti (Ibn Sa'd, Tabakâtül-Kübra, Beyrut (t.y), III, 379). Zeyd, Rasûlüllah (s.a.s)'in Peygamberlikle görevlendirIlmesinden önce vefat etti.

Said, babasi Zeyd'in kendisine telkin ettigi hanif dininin bilincinde olarak yetismisti. Rasûlüllah (s.a.s), Islâm dinini teblige basladigi zaman, onun çagirdigi dinin babasinin söyledigi prensiplerle ayni oldugunu gördü ve ona tabi olmakta gecikmedi. Rivayetlere göre o, Rasûlüllah (s.a.s)'in az sayidaki ashabiyla Erkam'in evinde gizlice toplanmaya baslamasindan önce iman etmistir. Dogum tarihi kaynaklarda zikredIlmemektedir. Ancak, onun Hicri 50 veya 51 yilinda öldügü zaman yetmis yasini asmis oldugu (Ibnül-Esir, Üsdül-Gâbe, II, 389) gözönünde bulundurulursa Hicretten yirmi bes yil önce dogmus olabilecegi söylenebilir. Said (r.a); Hz. Ömer'in kizkardesi Fatima ile evli idi. Hz. Ömer (r.a) da Said'in kizkardesi Atîke ile evli bulunmaktaydi (Ibnül-Esir, a.g.e., II, 387). Hz. Ömer, onlarin yeni dine girdiklerini ögrendigi zaman son derece kizmis ve yaptiklarinin hesabini sormak için hemen evlerine gitmisti. Ancak olay Ömer (r.a)'in iman etmesi sonucunu doguracak bir sekilde gelismisti (bk. Ömer Ibn et-Hattab mad.).

Medine'ye hicret edildigi zaman Said, Rifaa b. Abdul-Munzir (r.a)'in evinde mIsafir olmustur. Muâhât olayinda bir rivayete göre Ebu Lübabe baska bir rivayete göre de Rafi' b. Malik ile kardes ilan edIlmisti (Ibn Sad, III, 382). Ibnül-Esîr ise, Ubey b. Ka'b ile kardes ilan edildigini kaydetmektedir (Üsdül-Gabe, II, 387).

Saîd b. Zeyd, Bedir savasi hariç, Uhud, Hendek ve Rasûlullah (s.a.s)'in diger bütün savaslarina katIlmistir.
 

Rose

Moderator
Moderator
Katılım
27 Eki 2023
Mesajlar
1,863
Tepkime puanı
9
Puanları
38
Konum
İrcalem &İtalya hattı...
Bu dünya hayatı sadece bir eğlence ve oyundan ibarettir. Asıl hayat ahiret yurdundaki hayattır. Keşke bilseler! Ankeb
Said B. Zeyd R.A.
Hayattayken Cennetle müjdelenen on sahabiden biri. Babasi Zeyd b. Amr olup, nesebi Ka'b da Rasûlüllah (s.a.s) ile birlesmektedir. Künyesi Ebul-A'ver'dir. Ebu Tür olarak da çagrilirdi (Ibnül-Esir, Üsdül-Gâbe, II, 387). Annesi Fatima binti Ba'ce'dir. Babasi Zeyd, Mekke müsriklerinin dinlerini akil disi bularak cansiz putlara tapinmanin anlamsizligi karsisinda gerçek dine ulasmak için arastirma yapmaya baslamis ve bunun için Suriye taraflarina giderek yahudi ve hristiyan âlimleriyle görüsmelerde bulunmustu. Ancak onlarin verdikleri dini bilgiler Zeyd'i tatmin etmemisti. Zeyd'in bu durumunu gören bir papaz ona, sirkten ve hurâfelerden uzak, Hz. 0brahim (a.s)'in dini olan Haniflige tabi olmasini tavsiye etmisti. Zeyd, Hanifligin ne oldugunu ögrendigi zaman aradigi dini buldugunu anlamis ve Mekke'ye dönmüstü. O, Kâbe'ye yönelerek Ibâd et eder, Mekke'de 0brahim'in dini üzere bulunan tek kimse oldugunu Kureys müsriklerine karsi iftihar ederek söyler ve onlarin putlar adina kurban kesmelerini ayiplardi. Zeyd, Ismail (a.s)'in neslinden bir peygamberin gelecegini ögrenmisti. Arkadasi Amr b. Rabî'a'ya kendisinin bu peygambere kavusamayacagini zannettigini, eger ona ulasirsa kendi selamini ona iletmesini söylemisti (Ibn Sa'd, Tabakâtül-Kübra, Beyrut (t.y), III, 379). Zeyd, Rasûlüllah (s.a.s)'in Peygamberlikle görevlendirIlmesinden önce vefat etti.

Said, babasi Zeyd'in kendisine telkin ettigi hanif dininin bilincinde olarak yetismisti. Rasûlüllah (s.a.s), Islâm dinini teblige basladigi zaman, onun çagirdigi dinin babasinin söyledigi prensiplerle ayni oldugunu gördü ve ona tabi olmakta gecikmedi. Rivayetlere göre o, Rasûlüllah (s.a.s)'in az sayidaki ashabiyla Erkam'in evinde gizlice toplanmaya baslamasindan önce iman etmistir. Dogum tarihi kaynaklarda zikredIlmemektedir. Ancak, onun Hicri 50 veya 51 yilinda öldügü zaman yetmis yasini asmis oldugu (Ibnül-Esir, Üsdül-Gâbe, II, 389) gözönünde bulundurulursa Hicretten yirmi bes yil önce dogmus olabilecegi söylenebilir. Said (r.a); Hz. Ömer'in kizkardesi Fatima ile evli idi. Hz. Ömer (r.a) da Said'in kizkardesi Atîke ile evli bulunmaktaydi (Ibnül-Esir, a.g.e., II, 387). Hz. Ömer, onlarin yeni dine girdiklerini ögrendigi zaman son derece kizmis ve yaptiklarinin hesabini sormak için hemen evlerine gitmisti. Ancak olay Ömer (r.a)'in iman etmesi sonucunu doguracak bir sekilde gelismisti (bk. Ömer Ibn et-Hattab mad.).

Medine'ye hicret edildigi zaman Said, Rifaa b. Abdul-Munzir (r.a)'in evinde mIsafir olmustur. Muâhât olayinda bir rivayete göre Ebu Lübabe baska bir rivayete göre de Rafi' b. Malik ile kardes ilan edIlmisti (Ibn Sad, III, 382). Ibnül-Esîr ise, Ubey b. Ka'b ile kardes ilan edildigini kaydetmektedir (Üsdül-Gabe, II, 387).

Saîd b. Zeyd, Bedir savasi hariç, Uhud, Hendek ve Rasûlullah (s.a.s)'in diger bütün savaslarina katIlmistir.

Rasûlüllah (s.a.s), Said ile Talha b. Ubeydullah (r.a)'i, Suriye taraflarina giden Kureys kervaninin dönüsü hakkinda bilgi toplamak ve bu bilgileri hizli bir sekilde Medine'ye ulastirmakla görevlendirdi. Böylece, Ebu Süfyan'in baskanligindaki bu kervan Suriye dönüsünde yakalanabilecekti. Said, Talha ile birlikte el-Havra denilen yere kadar gitmis ve kervanin dönüsünü beklemeye baslamisti. Ancak onlarin bu kervanin dönüsü hakkindaki haberi Medine'ye ulastirmadan önce Rasûlüllah (s.a.s) baska kaynaklardan gerekli bilgileri almis ve Medine'den Ensar ve Muhacirlerden olusan ordusuyla yola çikmisti. Onlar Medine'ye Bedir savasinin vuku buldugu gün ulasabildiler. Rasûlüllah (s.a.s)'in, kervanin yolunu kesmek için Medine'den ayrIlmis oldugunu gören Said ve Talha derhal ona katIlmak için Bedir'e dogru yola çiktilar. Onlar Turban denilen yere geldikleri zaman Bedir'den dönmekte olan Rasûlüllah (s.a.s)'le karsilastilar. Bedir savasina fiilen istirak edememis olmalarina ragmen Rasûlüllah (s.a.s) onlari savasa katIlmis sayarak ganimetten diger mücahitler gibi pay vermisti (Ibn Sa'd, III, 382-383). Said (r.a), Hz. Ömer zamaninda Suriye bölgesinde sürdürülen askerî harekâtlara katIlmis; Dimask muhasarasi ve Yermuk savasinda bulunmustur (Ibnül-Esir, a.g.e., II, 388; Ibn ül-0mad el-Hanbelî, Sezerâtu'z-Zeheb, Beyrut (t.y), I, 57).


Said (r.a), ömrünün son günlerini, Medine'nin disinda bulunan Akik vadisindeki çiftliginde geçirdi ve burada yetmis yasini geçmis oldugu halde Hicrî 50 veya 51 yilinda vefat etti. Abdullah Ibn Ömer onun öldügünü ögrendigi zaman dogruca Akik vadisindeki evine gitti ve cenazesiyle ilgilendi. Said (r.a)'in cenazesi Medine'ye tasindi ve Sa'd b. Ebi Vakkas tarafindan yikandi. Medine'de defnedilen Said (r.a)'in cenaze namazini Ibn Ömer kildirdi ve onu mezara Sa'd b. Ebi Vakkas ile birlikte indirdi (Ibn Sa'd, III, 384; Ibnül-Esir, II, 389). Onun Medine'de vefat etmis oldugu kesin olarak bilinmekle beraber, Küfeliler, Muaviye döneminde Kufe'de vefat ettigini ve cenazesinin Küfe valisi olan Mugîre b. Su'be tarafindan kildirildigini iddia etmislerdir (Ibn Sa'd, III, 381).

Said (r.a), Hz. Osman (r.a)'in sehid edIlmesiyle baslayan fitne olaylarina sahid olmustur. O, ümmetin içine sürüklendigi fitne belasindan ve kendini bIlmez bazi kimselerin ileri gelen ashabdan bazilarina dil uzatmalarimdan asiri derecede izdirap duymustur. Said (r.a), bir gün Küfe camiine gitmis, orada Muaviye'nin Küfe valisi Mugîre b. Su'be'yi, etrafinda Kûfelilerden bir takim Insanlarla otururken görmüstü. Mugîre ona saygi göstererek yanina oturtmustu. O esnada bir adam birilerini kastederek kötü sözler sarfetti. Said, Mugîre'ye; "Bu adam kime küfrediyor" diye sordugu zaman; "Ali b. Ebi Talib'e" cevabini alinca son derece üzüldü ve Mugîre'ye; "Mugîre, Mugîre! Rasûlüllah (s.a.s)'in Ashabi senin önünde sövülüyor ve sen buna susuyor ve bir harekette bulunmuyorsun öyle mi? Ben Rasûlüllah (s.a.s)'i; "Ebu Bekir Cennettedir, Ömer Cennettedir, Ali Cennettedir, Osman Cennettedir, Talha Cennettedir, Zübeyr Cennettedir, Abdurrahman b. Avf Cennettedir. Sa'd b. Ebi Vakkas Cennettedir" derken duydum dedi ve sunu ekledi; "Bunlarin dokuzuncusunu da gerekirse sayarim". Ertesi gün Küfeliler etrafini sarmis ve dokuzuncu kimsenin kim oldugunu söylemesi için çok israr etmislerdi. Bunun üzerine o; "Dokuzuncu benim, onuncu da Rasûlüllah (s.a.s)'dir" dedi ve sonra da etrafindaki Insanlara bakarak sahabilerin Islâm'daki seçkin konumlarini; "Bir kimsenin, Rasûlüllah (s.a.s) ile bir arada bulunarak yüzünün tozlanmasi, sizin herhangi birinizin Hz. Nuh kadar yasasa bile, bu müddet zarfinda amellerinden daha hayirlidir" sözüyle vurgulamistir (Ahmed b. Hanbel, I, 187).
 
Geri
Üst